8 Kasım 2009 Pazar

KÜÇÜK ÇOCUK

Tam zamanında gitmiştim randevuya. Benden önce gelenlerin işi uzamış, benim randevu saatim sarkmıştı. Bahçede oturmuş elimde bir kitap, güzel havanın tadını çıkartıyordum. Bulunduğum masaya bir çocuk oturdu. Pek yaptığım bir şey olmamakla beraber, konuşmak istedim çocukla. Bilgiç bilgiç cevap veriyordu sorularıma. Adı Çelikmiş, oysa bedeni narin ve kırılgan gözüküyordu. Arada kekeleyerek cevap veriyordu sorularıma.
Dedim yaşın kaç bakayım senin?
Dedi ben bilmem.
Ee dedim sen bilmezsen kim bilir?
Dedi ananem bilir.
Sor bakalım yaşın kaçmış ?dedim.
Anane yaşım kaç benim?- dedi, -sonra döndü ve o koca gözleriyle 4.5 muşum ben dedi.
Anaokuluna gidiyor musun sen bakayım? -dedim.
Yok, ben onu bitireli çok oldu, artık ‘’Baba okulundayım’’ -dedi.
Çocuk ya, güldüm bende cevaba. Sonrasında kalktılar masadan. Onlar giderken içim ezildi sanki. Gitme Çelik biraz daha kal diyecektim neredeyse. Hocayla çalışmayı girdik. Sonrasında, dayanamadım sordum kadına.
-O bahçe deki çocuk dedim?
-Ha o mu!!! Babasıyla sorunları varda, o yüzden burada.