11 Kasım 2009 Çarşamba

PİRENİN BERBERLİK HİKAYESİ

Evvel zaman içinde, kambur zaman dışında. Develer tellal, pireler daha o zaman berber değilken, ormanın birinde aslanın yelesinin kesilmeye ihtiyacı olmuş. Ormanda ki hayvanlar toplanmışlar bir araya, demişler bu mühim görevi kime versek? Geyik atılmış ortaya, ben hızlı koşarım ama bilirsiniz, aslanla aramdakini, sever benim etimi. Bir yanlış yaparsam oracıkta yiyiverir beni. O yüzden bu görev bana olmaz, ama hızlı koşan tavşan var, o olsun derim ben. Tavşan düşünmüş taşınmış, sonra başlamış konuşmaya, demiş evet hızlı koşarım koşmasına da, valla ben daha bir adım atmadan aslan tek hamlede yakalayıp yiyiverir beni. Fil var demiş benden iri, hem o daha kuvvetli. Fil düşünmüş taşınmış. Başlamış konuşmaya, aslan beğenmezse yellerinin kesimini alırım alimallah ayaklarımın altına onu. Kalırız ormanda kralsız, olmaz bu iş. Baykuş dayanamamış, ormanın bilgesi. Tamam demiş ben buldum. Bu görev pirenin. Gülmeye başlamış ormanın ahalisi. Nasıl olur bu iş? Koskoca filin yapamadığını, şu şuncağız piremi yapacak? Baykuş atılmış ileri, demiş aslan beğenmese de yellerinin kesimini o pireyi bulana kadar, pire kaçar kurtulur. Bu işte zararsız ziyansız tamamlanır. Ve tüm orman halkı pirede karar kılmış. İşte böyle başlamış bizim pirenin berber olma hikayesi.